12 Aralık 2008 Cuma

Bilir misiniz dostlar?


Dostlar bilir misiniz? İçimden gelmeyen bir şeyi yapmam. Yapıyorsam eğer, o an bambaşka birisi olmuşumdur. Yani ben istemeye istemeye bir işi yaparken yanıma gelip naber derseniz, ters bir şeyler söyleyebilirim, alınmayın. Çünkü diyorum ya başka birisi oluyorum öyle zamanlarda...

Bilir misiniz dostlar? Klişelerden herkes kadar haz etmem. Ama klişelerin hası da bendedir. Neden böyle oluyor peki diyeceksiniz. Vallahi arada ben de soruyorum kendime? Niye dönüp dolaşıp hep aynı kelimeleri kullandığımı. Statikliğe nefret kusup değişimi överken, neden hep aynı tarz giyinip, aynı şeyleri yaptığımı ben de sorguluyorum. Sonradan fark ettim de, kendime haksızlık ediyorum be. Dünya bile hep aynı eksende dönüp duruyor (Ooo şuna da bakın. Varoş genci atasözcülüğüne bile başlıyorum). Söyleyin de kendine başka bi yıldız bulsun. Yapar mı, yapmaz ibne. Güneş de güneş. Al işte...

Bilir misiniz dostlar? Gecenin en soğuk olduğu anlar, güneş doğmadan hemen önceki anlardır. İşte ben, bu gerçeğe inana inana hamama dahi gitsem, saat sabahın 5'ini buldu mu, terlemem. Üşürüm! İster sobayı yakayım, ister kat kat yorgana sarınayım. Sabahın 5'ini görünce gün, etraf buz keser arkadaş. Elleri geçtim, eldivenler üşür.

Sizin hiç tanımlanamayan hastalıklarınız oldu mu çocuklar? Benim oldu. Ama inanın benim şanssızlığımdan değil, tıbbın gerzekliğinden. Pozitivistlerin işe yaramaz adamlar olduklarını biliyordum da, Hipokrat'ın kemiklerini sızlatacak kadar mal olduklarını inanın bilmiyordum dostlar. Vasiyetimdir, genç yaşta kalpten malpten gidersem, yaşadıklarımın takipçisi olun. Otopsi isteyin ve tıp dünyasına aman vermeyin. Ta ki aslolanın, kanıt olmadan da bir şeyin var olabileceğini düşünebilmek olduğunu anlayıncaya kadar. (Bugün şaka yapmamaya karar verdim. O yüzden sırıtmayın) Bilir misiniz dostlar? Allah'a inanırım. Umuyorum O da bana inanıyordur. Zira önemli olan da bu. Bana bakın. Aranızda benim gerçekten iyi biri olduğumu düşünmeyen varsa, sorduklarında "iyi bilirdik" demesin. Rüyasına girer, "yalancı ibne!" diye kulağının dibinde bağırırım. (Yalnız onun dışında iyi bi ruh olacağıma emin olabilirsiniz.) Bu arada dedem hurilerin varlığı konusunda kesinlikle iddialı. Sabah ezanı kaçtaydı be hocu? (Ulan bakın dayanamayıp yine şaka yaptım)

Arkadaşlar... Bilir misiniz? Sabahın köründe çok acıkmaya başladım. Akabinde kapkara hava inceden siyaha çalan mora kesmeye başladı. Anlayacağınız uyku vakti. Yoksa donacağım makinenin başında. Selametle bayanlar baylar...

1 yorum: