6 Aralık 2008 Cumartesi

Oha!


Salamın aleyki!

Size bu hafta oha dedirtecek olaylardan bahsedeceğim arkadaşlar. Herkes aynı tepkiyi verir mi vermez mi bilinmez tabii ama ben şöyle okkalı bi "oha!" derim kimi olaylar karşısında. Yetmedi genç ergenlerimizin deyişiyle "Yuh anuna koyin!" derim.

Dakikalarca yazar insan. Az gider uz gider, paragraf-sütun düz gider. Yazdıkça yazar. Sonra bir de bakar ki, aslında anlatmak istediği konudan bambaşka şeyler anlatmış. Ya da aslında bi skim anlatamamış çok afedersiniz. İşte tam bu noktada iki tür yazarın olduğunu görürüz.

Birinci tür yazar, yazdıklarına kıyamayıp bir şekilde anlattıklarıyla asıl anlatmak istediğini bağlar. Allayıp pullar, bir güzel tuzlayıp servis eder yemeğini. Kimisi bu konuda hakikaten yeteneklidir de.

İkinci tür yazar ise "oha ben ne yapmışım lan" deyip yazdıklarını bir hışımda siler, beyin kıvrımlarını dakikalarca neden boşa zorladığını düşünmeksizin yeniden yazmaya karar verir. İşte ben bu ikinci tür yazara "oha!" derim arkadaş. Birinci tür yazara da kısaca "Karaktersiz ibne!" der, dayak yemeden hemen vınn turizm.

Emekli bir babaya sahipseniz yazık size. Baba sabah kalkıp kahvaltısını ettikten hemen sonra, küçük çapta bir sanayi sitesine çevirdiği arka balkona gider. Çeşitli tamirat faaliyetlerine girişir ve bütün bunları yaparken olabildiğince gürültü çıkarır, etrafı kirletir ve orasına burasına zarar verir. Annenin çığırışları, fırça yiyen babanın huysuzlanmalarına karışır. Çırak olarak alıkonulan üniversite öğrencisi ise içinde bulunduğu komik durumun dumurunu yaşamaktadır. Babaysa tam bir eylem adamıdır. Onun için tamirat asla bitmez. Tamirat biterse imalat başlar. Saatlere kayış, kapılara anahtar, duvarlara tırnak imâl eder. İşte ben, ortaya çıkan bu yeni türe "Homo Sapiens Mütekayyidus Mechanicum" adını verdim ve bol bol "oha!" dedim.

Abimin ve kız arkadaşımın iki adet peluş hayvanının olması. Bu hayvanlardan birisinin "mamut" ve adının da Mahmut olması. Diğer hayvanın bir tavşan ve isminin de tam olarak "Tursun" olması. Tavşanın ne Lazlıkla ne de tarihçi Tursun Bey'le alakasının olmaması. Abim ve kız arkadaşının şu an Bangkok'ta olmalarına rağmen bu iki yezidin benim odamda ikamet etmeleri. Benim tavşana üvey evlat muamelesi yapmam. Mahmut'u monitörün (Mülayim) üzerine koymam. Bunları yazarken yan taraftaki televizyonda cıbırdayan Rıdvan Dilmen'in oyunu rakip sahaya hapsetmekten bahsetmesi. Satırlardır fuzuli bilgileri harmanlamam, meğersem sarısından yemem, meğersem mal olmam. Oha bile diyememem...

Dostlar öyle günler geçiyor ki ne siz sorun ne ben söyleyeyim. İş yok güç yok. Okula da bi-iki gün gidiyoruz zaten. Bu beşinci sene tam anlamıyla gereksiz bir sene. Haybeye harç parası, haybeye masraf. Ne çalışıp para kazanmak için süre var, ne de tam manasıyla bir öğrencilik hissiyatı. Arada kalmış mânâsız bir zaman dilimi ve KPSS'ye odaklanabilme çabaları... Geç yatıyor, geç kalkıyorum. Göbek büyütmeye de başladım. Öğretmenlik için her şey hazır anlayacağınız. İcraat yoksunluğu ve beyin aktivitesi eksikliğinden mallaşmaya muktedir bir beyin, bir adet oluşma sürecindeki göbek ve sakal bırakılamayacağından mütevellit sığınma kapısı haline gelecek potansiyel bir bıyık. İşte bir milli eğitim neferi. İnşallah beynim yıkanıp faşizan duygulara, orta-yolcu liboşlara falan kapılmam. Bekle beni Şırnak, cevval tarih öğretmenin geliyor. (Ağzımdan kasırga alsın, New Orleans'a götürsün)

Not: Tarih temalı yazı dizim olan "Aslında" için bundan kelli okuyucu tavsiyelerine de açığım sevgili dostlar. Bir sonraki Aslında'da okuyucu önerisine göre konu belirleyeceğim. Kaşlarınızdan öperim! Güzide kalın...

1 yorum:

  1. yine ben. adsız. gerçi yazının sonuda açık edeceğim amma şimdilik yoğum ben.
    sanırım ben o ikinci yazarım. yazar derken yazmak fiilinden... yani senden okkalı bir ohayı hakedenim.
    peluş hayvanlara girmek istemiyorum. (oha)
    emekli babalar kısmında ekseriyetle haklı olmanla beraber istisnai bir babaya sahip olduğumdan o dediklerini ancak sizin gibilerden biliyorum.
    işte en can alıcı durum benim de içinde bulunduğum gün yüzü görememe durumu. kaldı ki benim bu kolay ötesi okulda 5. yılım. senin yanında lafı olmaz ama yaşanılanlar aynı azizim. geç yatmak geç kalkmak. harçlar falan. arada kalmak vesselam.
    gün olur uğrarım yeniden. yineden. saygılarım sonsuz efendim.
    mlcolm.

    YanıtlaSil