18 Eylül 2014 Perşembe

Kaçıncı Cemre?


Bana bıraksalar bütün mevsimleri ya Eylül başına ya Nisan sonuna sabitlerim. Hatta 6 ay Eylül, 6 ay Nisan olsun.

Peki şimdi
sonbahar geldi mi gelmedi mi?

Bu bir sorunsal. Çünkü yanıtı muallak. Daha doğrusu cemrelerle, mevsim çizelgeleriyle yeterince iyi açıklayamıyoruz biz bu kavramı. "Ağustos" demek, "Eylül" demek yetmiyor mevsim geçişini tarif etmekte. Biz Ağustos için yazın bitişi deriz ama esasen hissettiğimiz aylaklık vakitlerinin son bulduğudur. Yeni bir senenin başlıyor oluşuna hayıflanırız. Öyle ya ne güzel tatil yapıyorduk. Yoksa bedenen ve ruhen yeni mevsimin renklerini soluklarımıza yedirdiğimizden değil bu duygusal değişim. Yeni bir mevsimin farkına varışımızdan değil.

Bayıla bayıla kavun-karpuz yediğimiz günler geride kaldı mı? İşte sana bir işaret. Canın dün sabah karpuz çekerken, bu akşam sert bir elmanın dişlerinden süzülen suyunu arzuluyorsa,

Akşamları kendinle başbaşa kaldığında, o anki planına eşlik etsin diye, abur cubur yerine sıcak bir bitki çayı ya da sıcacık bir kahve içmeyi planlıyorsan,

Dün Kordon'da şortla gezerken, bugün evin içindeyken bile pijama giymek arzusundaysan,

Dağınık odandaki rastgele atılmış çorap sayısında, gözle görülür bir artış yaşandıysa,

Arkadaşlarınla buluşmak için sözleşeceğinde, bir önceki buluşmadan daha erken bir saat teklif ettiysen,

Gece burnuna, açık pencerenden uzaklara yağmış bir rahmetin cânım kokuları geliyorsa,

Odanın penceresini yandan değil de üstten açmaya başladıysan,

Dün denize gitmek isterken, bugün yorgana sarılıp uyumak çok daha eğlenceli bir düş haline geldiyse,

Artık sonbahar fiilen gelmiş demektir. Bize de güze hoşgeldin demek düşer. Bir de üstümüze bir şeyler almak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder